Başlık 2: Biraz da Şems-i Tebrizî (Mevlânâ’nın Hocası)
Şems-i Terbizi 1186 yılında İran’ın Tebriz şehrinde doğar, daha küçük yaşlarda, manevi ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkatleri üzerine çeken Şems-i Tebrizî din ilimleri tahsilinden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olur, ününü duyduğu bütün ünlü şeyhlerden feyz almaya çalışır ancak hiçbir feyiz alamaz bu sebeple çok yer dolaşır, manevi bir işaret üzerine Mevlânâ’yı Konya’da arayıp bulur. Şems Mevlânâ ile üç-üç buçuk yıl süren beraberliği neticesinde Mevlana’nın hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olur, onu ilahî aşkın potasında eriterek, kâmil bir Hak âşığı yapmaya muvaffak olur.
Şems-i Tebriz-î bir süre sonra Şam’a gider. Mevlânâ, Şems-i Tebriz’inin Şam’a gidişine dayanamaz, çok üzülür. Bunun üzerine Mevlânâ oğlu Sultan Veledi Şam’a gönderir, Şems-i Tebriz-î’yi Konya’ya dönmesi için ikna etmesini söyler, Sultan Veled Şemsin Konya’ya dönmesi için ikna eder, bir süre sonra Şems Konya’ya geri döner.
Mevlânâ Şems-i Tebriz-î’nin Konya şehrinden bir daha ayrılmaması için onu evlendirmeye ikna eder. Şems ile evlenecek olan kız Mevlana’nın evinde evlatlık olarak kalan Kimya Hatun’dur. Kimya Hatun’a gizliden âşık olan, Mevlânâ’nın küçük oğlu Alâeddin, bu durumu hazmedemez ve Şems-i Tebrizî’nin aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar. Şems-i Tebrizî, 1247 yılında, Mevlânâ'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler tarafından öldürülür.
Bugün Konya’da halk ve bilhassa Mevlevîlerce Mevlana’nın türbesinden önce ziyaret edilen ve Şems-i Tebriz-î makamı olarak bilinen mescit-türbede bulunan sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Şems-in gerçekten burada mı gömülüdür bu da bilinmez.[1]
Şems-i Tebrizî’nin Güzel Sözleri
-Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
-Sen ol da; ister yâr ol, ister yara. Lütfun da başım üstüne, kahrın da.
-Sen kötülüğü terk et ki, o da seni terk etsin.
-İşimiz Allah'a kalmışsa, olmuş bil.
- Okuyarak öğreneceksin, ama severek anlayacaksın.
- Biri gelir seni sen eder, biri gelir seni senden eder.
-Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
- Kapımıza değil, kalbimize vuran buyursun.
-Her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.
-İlim üç şeydir, Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.
-Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
-Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca, dağı bile taşır insan aşık olup inanınca.[2]
A. Bahattin YETİŞ