Behlül Dana Hak aşklarından biridir asıl ismi Vüheyb bin Ömer Sayrafi’dir. Küfede doğmuştur ama ömrünün çoğunu Bağdat şehrinde geçirmiştir. Harun Reşit’in kardeşi olduğuna dair bazı rivayetlerde vardır. Harun Reşit’e zaman zaman nasihatlerde bulunurdu. 805 yılında Bağdat’ta vefat ettiği ve Dicle kenarında Şunuziyye kabristanlığına definedlmiştir.[1]
Birisi Behlül Dana Hazretlerine gelip ‘’Ey Behlül Oğlum vefat etti.Kabir taşına ne yazayım?’’ dedi. Behlül Dana Hazretleri buna gülüp ‘’Dün altımda olan çimenler bu gün üstümde yeşerdi. Ey yolcu! Bil ki şu toprak günahlardan başka her şeyi örtmektedir’ ’diye yaz dedi.[2]
Bir gün Harun Reşit Behlül Dana Hazretlerine gelip ‘’ Çok zamandır seninle görüşmek istiyordum ‘’ deyince Behlül ‘’Ben böyle arzu duymadım’’ dedi. Buna rağmen Harun Reşit kendisinden nasihat istedi ‘’Ne nasihat istiyorsun? Şu saraya bak birde kabirlere bak ! Bunlardan ibret almayan, nasihat almayan nelerden alır! Halin ne olacak ey Müminlerin emri! Yarın Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkacaksın. Büyük küçük yaptığın her şeyden soru sorulacak. Bunlara nasıl cevap vereceksin iyi hesap edeceksin! Bu hesap zamanında aç ve susuz, çıplak bulunacaksın orada bulunanlar sana bakacak ve güleceklerdir. Perişan halin orada açığa çıkacaktır, başka nasihatı ne yapacaksın?’’ dedi.[3]
Behlül Dânâ. karşılaştığı herkese nasihat verirdi.Bir gün. halka doğru yolu göstermek için söylediği sözlerden rahatsız olanlar. Harun Reşîd’e gidip: “Sultânım, bizim yaptıklarımızın ona ne zararı var? Bizi kendi hâlimize bıraksın. Sonra her koyun kendi bacağından asılır” gibi sözlerle şikâyet ettiler. Bunun üzerine Harun Reşid. Behlül Dânâ yı çağırtıp, halkın isteğini bildirdi.
Belhül Dânâ hiç sesini çıkarmadan sarayı terk etti. Bir kaç koyun alıp kesti, bacaklarından da mahallenin köşe başlarına astı. Halk gülerek: “Deliden başka ne beklenir, yaptığı işler hep böyle zâten” diyorlardı. Aradan günlerin geçmesi ile. etler kokmaya ve bütün mahalle zarar görmeye başladı. Kokudan durulmaz hâle gelince, aynı kişiler Harun Reşîd’e gidip, durumu anlattılar. Behlül Dânâ’yı çağırtıp, sorduğunda: “Bir kötünün herkese zararı olduğunu herhalde anladılar. Ben bir şey yapmadım, her koyunun kendi bacağından asıldığını onlara gösterdim” diye cevap verdi.[4]
Bir gün Behlül Dana, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid’in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu : Bu ne haldir Behlül nereden geliyorsun?
-Cehennemden geliyorum ey Harun.
-Ne işin var cehennemde?
-Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.
-Bari ateş getirdin mi?
-Hayır Harun Reşit Hazretleri getirmedim. Cehennemin bekçileri ile görüştüm, bekçiler ‘’sandığınız gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes kendisi dünyadan getirir’’ dedi. [5]
A. Bahattin YETİŞ