Başlık 2: Biraz da Abdülhakim Arvâsî
1865 yılında Van’ın Başkale içesinde doğdu. Hülâgû Bağdat’ı istilâ ettikten sonra Musul’a göç eden ataları, daha sonra Urfa ve Bitlis’e, oradan da Mısır’a gitmişlerdir. Ailenin büyük oğlu Molla Muhammed bir süre sonra Van’a gelip şehrin güneyinde yüksek dağlar arasında bir köy kurar, bu köyde büyük bir dergâh ve iki katlı bir cami inşa ederek oraya Arvas adını verir ve bu aile burada altı yüz elli yıl varlığını devam ettirerek bugüne ulaşmışlardır.
Abdülhâkim Arvâsî, rüşdiyeyi Başkale’de okur. Daha sonra Irak’ın çeşitli bölgelerindeki tanınmış alimlerden icazet alarak Başkale’ye döner. Kendisine miras kalan servetle bir medrese yaptırır ve zengin bir kütüphane kurar. Bu medresede yirmi yıla yakın ders verir.
Abdülhakim Arvâsî, I. Dünya Savaşı’nın başlarında Rusların Başkale’yi istilâ etmesi ve Ermeniler ’in silahlanarak Müslüman halkın mallarını yağmalamaya başlamaları üzerine, hükümetin emriyle, yüz elli kişilik ailesiyle birlikte daha emin bir yere göç etmek zorunda kalır. Bağdat’a yerleşmek amacıyla yola çıkan aile, Erbil yoluyla Musul’a ulaşır. Burada iki yıla yakın bir süre kalır. İngilizler Bağdat’ı işgal edince oraya gidemeyip ailesinden sağ kalan altmışaltı kişiyle birlikte Adana’ya gelir. Adana’nın da düşman eline geçmesi ihtimaline karşı Eskişehir’e göç eder. Nisan 1919’da İstanbul’a gelir. Bir süre Evkaf Nezâreti’nce Eyüp’teki Yazılı Medrese ’de misafir edildikten sonra yine Eyüp’teki Kâşgarî Dergâhı şeyhliğine tayin edilir. Medresetü’l-mütehassisîn’de tasavvuf tarihi dersi okutur. Dergâh şeyhliğinin yanı sıra ayrıca Kâşgarî Camii’nin imamlık ve vaizlik görevini de kendisine verirler. Tekkeler kapatılana kadar bu görevlere devam eder. Daha sonra tarikat faaliyetlerini bırakarak eve dönüştürdüğü dergâh binasında tasavvufî sohbetlerle meşgul olur. Beyoğlu Ağa Camii ve Beyazıt Camii’nde dersler verir. Cumhuriyet döneminin önemli fikir ve sanat adamlarından Necip Fazıl Kısakürek’in kendisiyle tanışıp sohbetlerinde bulunması, aydın çevrelerde de tanınmasını sağlar. Eylül 1943’te sıkıyönetimin emriyle İzmir’e gönderilir. Bir süre sonra Ankara’ya dönmesine izin verilir. 27 Kasım 1943’te Ankara’da vefat eder. Kabri Ankara’nın Bağlum Mezarlığı’ndadır.[1]
Abdulhakim Arvasi’nin Güzel Sözleri
-Şeriat gemi gibidir, tarikat deniz ve hakikat ise inci gibidir.
-Maksadı hayır olanın, sonu da hayır olur.
-Bahçıvan, bir gül için, bin dikene su verir.
A. Bahattin YETİŞ
[1]Nihat AZAMAT https://islamansiklopedisi.org.tr/abdulhakim-arvasi