Başlık 2: Biraz da Hasan-i Basri
642 yılında Medine’de doğar. Babası Yasar, annesi Hayre. Hz. Ömer başta olmak üzere birçok sahabinin duasını alan Hasan-ı Basri on iki yaşında Kur’an’ı ezberler. Yetmişi Bedir gazisi olmak üzere 120 kadar sahibi ile görüşme imkânı bulur. Daha sonra Vâdilkurâ’ya giderek burada kendini ilme verir. İstifade ettiği sahibiler arasında Enes b. Mâlik ilk sırada yer alır. Hz. Ali’nin halife olmasının ardından ailesiyle birlikte Basra’ya gider ve ömrünü burada geçirir. Arap olmayan bir kadınla evlenir bir kızı ile Saîd ve Abdullah adlarında iki oğlu olur.
Hasan-ı Basri, Basra Valisi Süleyman b. Harb’in verdiği kadılık görevini bir süre ücret almadan yapar sonra istifa ederek ilim ve vaazla meşgul olmaya başlar.
İyi bir hatip ve etkili bir vaiz olan Hasan-ı Basri fesahat ve belagatın doruk noktasına ulaşır. Özlü ve akıcı üslûbu, derin bir tefekkürün, manevi bir tecrübenin ürünü olan hâkimane sözleri özellikle zâhidler, sûfîler ve vâizler üzerinde her zaman etkili olmuştur. Onun sözleri tesir bakımından peygamberlerin sözlerine benzetilmiştir. Hasan-ı Basri dünyaya ve dünya malına değer vermez, elinde bulunan şeyi ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Zamanını eviyle mescid arasında geçirir, mescidde ve evinde dinî sohbetler yaparak halkı İslâm’ın ibadet ve ahlâk prensiplerini samimiyetle benimseyip tam bir ihlâsla yaşamaya davet ederdi. Devamlı Kur’an okurdu. Ashabın hayatına derin bir özlem duyan Hasan-ı Basrî bu özlemini şu sözlerle ifade eder “Yetmiş Bedir gazisine yetiştim... Siz onları görseydiniz deli sanırdınız; onlar da sizin iyilerinizi görselerdi artık ahlâkın kalmadığına hükmeder, kötülerinizi görselerdi bunların hesap gününe bile inanmadıklarını söylerlerdi”.
Hz. Osman’ın şehid edilmesi, Cemel ve Sıffîn savaşları, Kerbelâ Vakası gibi birçok fitneye şahit olan Hasan-ı Basri bu konulardaki düşüncelerini cesaretle ortaya koymuş, bu tutumuyla da halkın takdirini kazanmıştır. Emevî halifelerini ve onların valilerini âdil olmaya davet etmiş, Muâviye’nin istişareyi bir yana bırakıp kılıç kuvvetiyle iktidara gelmesini, siyasî sebeplerle Ziyâd b. Ebîh’i kendi nesebine katmasını, Hucr b. Adî’yi haksız olarak öldürtmesini ve lâyık olmadığı halde oğlu Yezîd’i veliaht yapmasını büyük hata olarak görmüş, bu yanlışlardan birinin bile kişinin mahvolmasına yeteceğini söylemiştir. Emevîler’in, baskı ve şiddete dayalı yönetimiyle tanınan Irak Valisi Haccâc’ı ağır bir dille kınamış, onun Saîd b. Cübeyr’i katletmesini büyük bir felâket olarak görmüş, ancak kargaşaya sebebiyet vereceği endişesiyle Haccâc’a isyan edilmesini de doğru bulmamıştır. Öte yandan Haccâc öldüğü zaman, “Allah’ım Onu ortadan kaldırdığın gibi kurduğu yönetimi de kaldır” diye dua etmiş ve onun ölümünden dolayı Allah’a şükretmiştir. Ayrıca Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz’e zaman zaman mektup yazarak tavsiyelerde bulunmuştur. Siyasî olaylarda taraf tutmaması, fitneye ve isyana karşı olması, halkı dünyadan uzaklaştırıp âhirete önem vermeye davet etmesi Emevîler’in işine gelmiş ve bu sebeple onun eleştiri ve kınamalarına katlanmışlardır.
Pek çok sahâbîden hadis rivayet eden Hasan-ı Basri tabiinin en faziletlilerinden biri olarak kabul edilir. “Basra halkının şeyhi, Basralılarını imamı” gibi unvanları yanında Zehebî onun için “şeyhü’l-İslâm” tabirini kullanmıştır. Hayatının son kısmını Basra’da vaaz ve ibadetle geçiren Hasan-ı Basri Ekim 728 tarihinde burada vefat etti. [1]
Başlık 3: Güzel Sözleri:
-“Sürekli olarak korkudan bahsediyorsun” diyen birine şöyle demiştir: “Umulana nâil oluncaya kadar korkutan kimse, korkulan şey başına gelene kadar ümit veren kimseden daha iyidir”
-“Her ümmetin bir putu vardır, bu ümmetin putu da altın ve gümüştür”
- Ölümden korkan birine, “Arkanda servet bıraktığın için ölümden korkuyorsun, serveti önden gönderseydin korkmazdın”
A. Bahattin YETİŞ
[1].Süleyman ULUDAĞ. https://islamansiklopedisi.org.tr/hasan-i-basri