Başlık 2: Biraz da Kaygusuz Abdal
Kaygusuz Abdal 1341 yılında Alanya’da doğar, Alanya beyinin oğludur, gerçek adının Alaeddin Gaybi’dir.
Menkıbelerin en tanınmışı onun Abdal Musa'ya bağlanışını anlatan hikâyedir:
Alanya’da bir gün avlanmaya çıkar, attığı okla bir geyiği koltuğundan vurur. Yaralı geyik kaçar, Gaybi arkasından koşar. Geyik Abdal Musa'nın tekkesine girer, arkasından avcı da girer, dervişlerden geyiği sorar. Dervişler görmediklerini söylerler. Çekişme başlar. Olaya Abdal Musa Karışır ve koltuğu altından kanlı oku çıkararak Gaybi'ye gösterir. Gaybi okunu tanır ve Musa'ya bağlanır. Alanya beyi oğlunu tekkeden kurtarmak ister ama Gaybi, Musa'dan ayrılmaz.
Kırk yıl tekkede Abdal Musa 'ya hizmet ettikten sonra şeyhi tarafından Mısır'a gönderilir Kaygusuz Abdal, orada bir tekke kurar. Bu tekke, İslam dünyasında büyük bir ün kazanır ve hastalar ve başı dara düşenlerin sığınağı olur. Kaygusuz 1444 yılında Mısır'da vefat eder. Türbesi, Kahire yakınlarında bulunan Mukattam dağında bir mağaraya defin edilir.
Hece ve aruzla şiirler söyleyen Kaygusuz'un nesirle yazılmış eserleri de vardır. Aruzla yazılmış şiirleri divanında toplanmıştır. Hece ile yazdıklarına ise cönklerde ve şiir mecmualarında rastlanıyor. Nesir eserleri: Budala-name, Mağlataname, Cefriyye-i Kaygusuz ve Esrar-ı huruf adlarını taşıyan kitapları vardır. Cefriyye, gelecekte olup bitecek olayları anlatan bir fal kitabıdır. Öbürleri tasavvufla ilgili konuları işler.
Şiirlerinin birçoğunda Kaygusuz takma adını kullanan ozan, bazı şiirlerinde Serayi adını da kullanır. Kaygusuz adını taşıyan başka şairlerin de bulunması, eserlerinden bazılarının başka bir Kaygusuz'un olabileceği kuşkusunu, doğuruyor.
Eserlerinden de anlaşıldığına göre XV .yüzyılda yaşamış olan şair, Anadolu ve Rumeli'nin birçok yerlerini gezmiş ve iyi bir öğrenim görmüştür. Özellikle hece ile yazdığı şiirlerde ve nesirlerinde güzel bir Türkçe kullanmıştır.
Kaygusuz'un tasavvufla ilgili şiirleri yanında tekerlemeleri, şathiyeleri (alaylı, iğneli ve simgeli şiirler) de önemli bir yer tutar. Yunus Emre yolunda yürüyen şair, bu tür şiirlerinde ona daha çok yaklaşır.
Kaygusuz Abdal’ın Bir Şiiri
Beğlerimiz, elvan gülün üstine
Ağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Urum abdalları postun eğnine
Bağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Urum abdalları gelir dost deyü
Eğnimüzde aba, hırka, post deyü
Hastaları gelür, derman isteyü
Sağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Meydanında dara durmuş gerçekler
Çalınur koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudümler altun sancaklar
Tuğlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Benim bir isteğüm vardır Kerim'den
Münkir bilmez, evliyanın sırrından
Kaygusuz'um ayru düşdüm pirimden
Ağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Kaygusuz Abdal.[1]
A. Bahattin YETİŞ
[1]. https://aregem.ktb.gov.tr/TR-12787/kaygusuz-abdal-1341--1444-.html