Başlık 2: Biraz da Massıgnon Louis
Hallac-ı Mansur Üzerine Çalışmalarıyla Tanınan Fransız Şarkiyatçısı. 25 Temmuz 1883’te Paris’in kuzeyindeki Nogent-sur-Marne’de doğar. İlk dinî eğitimini annesinden alır. 1900’de liseden mezun olur. Yükseköğrenimini yaptığı Paris Ecole des Hautes Etudes’te Fransız edebiyatı, tarih, arkeoloji okur ve Sanskritçe öğrenir.1905 yılında Cezayir’de düzenlenen XIV. Müsteşrikler Kongresi’ne katılır.
1907-1908 yıllarında Irak’ta araştırmalar yapan arkeoloji heyetinde çalışırken Hallâc-ı Mansûr ve tasavvufla ilgilenmeye başlar, Hallâc’ın yaşadığı çevreyi tanır. Kerbelâ’da bulunduğu sırada Bağdat valisi tarafından ajanlıkla suçlanarak tutuklandıysa da Âlûsîler’in ve diğer dostlarının girişimiyle serbest bırakılır. 15 Ağustos 1908’de Mısır’a gider. Ezher’de İslâm ilâhiyatı konusunda dersler alır. Mısır’dan, İstanbul kütüphanelerinde bulunan Hallâc-ı Mansûr’a dair yazmaları inceler ve ardından Fransa’ya döner. 1912 yılında yeni açılan Kahire Üniversitesinde Mısır Kralı Fuâd’ın davetiyle felsefe hocalığı yapar. Hallâc’ın Kitâbü’ṭ-Ṭavâsîn’ini 1913’te Paris’te yayınlar, 27 Ocak 1914’te Marcelle Dansaert ile evlenir, bu evlilikten üç çocuğu olur. Aralık 1921’de Paris’te Gandi ile iki defa görüşerek ondan ciddi şekilde etkilenir. 24 Mayıs 1922’de Sorbonne Üniversitesi’nde Hallâc-ı Mansûr üzerine hazırladığı “La Passion d’al-Hallâj, mystique de l’Islam” adlı tezi savunur.
1 Kasım 1932’de büyük bir hayranlık duyduğu Muhammed İkbal Paris’e kendisini ziyarete gelir. 1933’te Adnan Adıvar, daha sonra doktora yapmak için Paris’te bulunan Nurettin Topçu’dan Türkçe dersleri alır. Cezayir’in Fransa’ya karşı bağımsızlık savaşında açıkça Cezayir tarafını savunur. Ali Şerîatî, Seyyid Hüseyin Nasr gibi düşünür ve şarkiyatçılar onun dostları arasında yer alır. Hiçbir Batılı ilim adamı Müslümanların sosyal hayatı ve ürettiği fikirlerle Massignon kadar yakından ilgilenmemiştir. Fransa’nın Araplara karşı uyguladığı politikayı bir ihanet olarak görmüş, ancak bu durum bir Fransız milliyetçisi olması bakımından kendisi için bir ikilem meydana getirmiştir. Aynı şekilde bir taraftan Katolik kilisesine bağlılığı, diğer taraftan İslâm sempatisinin ortaya çıkardığı çelişkilerden acı çekmiştir. Bugün Vatikan’ın İslâm’a karşı davranışını değiştirmesinde Massignon’un tesiri olduğu kabul edilmektedir.
Ancak Irak’ta bulunduğu 1908 baharı onun dinî hayatında bir dönüm noktası olur. Tutuklandığı sırada bir yandan Hallâc-ı Mansûr’u, bir yandan da ölümü düşünürken her iki dinin bir yerlerde birleştiği ve bunun da tasavvuf olduğu yargısına varır. Massignon’a göre İslâm’da Allah’a iman edilmedikçe barış mümkün değildir. Massignon, Hallâc-ı Mansûr çalışması yoluyla tasavvufun İslâm’ın aslî bir unsuru olduğunu ve kaynağını Kur’an’dan aldığını savunmuştur.
Batı’nın doğu ülkelerini işgal ettiğini ve yıllarca sömürdüğünü, hatta İslâm’a saldırdığını söyleyen ve Batı’ya bu konuda çok büyük sorumluluklar düştüğüne inanır, meselâ 1948’de Filistinliler ’in haklarını Siyonizm’e karşı koruyabilmek için yüzlerce mektup yazmıştır. Massignon 31.Ekim.1962 yılında Fransa’da ölmüştür.[1]
A. Bahattin YETİŞ
[1] Faruk BİLİCİhttps://islamansiklopedisi.org.tr/massignon-louis