Başlık 2: Biraz da Nef’i
(Hiciv ve KasideleriyleÜnlü Divan Şairi)
Asıl adı Ömer olan Nef’i 1572 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğar. Pasinler sancak beyi Mirza Ali’nin torunudur, Sarıkamış sancak beyi Mehmed Bey’in oğludur. Babası için “Peder değil bu belâ-yı siyahtır başıma” mısrasının yer aldığı hicviyesinde onun Kırım’a giderek rahat bir ömür sürdüğü, ardında bıraktığı ailesinin yoksul ve korumasız kaldığı anlaşılmaktadır. Nef‘î eğitim hayatına Pasinler’de başlar, Erzurum’da devam eder, bu arada Farsça öğrendi.
I. Ahmed’in ilk saltanat yıllarında İstanbul’a giden Nef’i sadrazam tarafından Sultan Ahmed’e tanıtılır Nef‘î sunduğu kasidelerle kısa zamanda sultanın iltifatını kazanır. Yakınları arasına girmiş ve ilk olarak Dîvân-ı Hümâyun’da maden mukātaacılığı görevine getirilir, yaptığı hicivler nedeniyle kısa bir müddet sürgüne gönderilir.
Dört padişah döneminde yaşayan Nef‘î, IV. Murad devrinde sanatının ve şöhretinin zirvesine ulaşır, kendisi gibi sert yaradılışlı olan padişahla yakınlık kurarak onun sevgisini ve iltifatını kazanır.
Naîmâ’nın bir rivayetine göre IV. Murad, sarayda şairin Sihâm-ı Kazâ adlı eserini okurken tahtının yakınına yıldırım düşer, padişah bunu uğursuzluk kabul eder ve Nef‘î’ye hicvi yasaklayıp onu görevinden alır. Bu sebeple şair, hayatının son yıllarında sürgüne gönderilir, Sultan Murad’ın Edirne’ye gelişi üzerine yazdığı kasidesiyle yeniden padişahın iltifatını kazanarak İstanbul’a döner.
Ancak yine hicivlerine devam eden Nef‘î kendi sonunu hazırlar ve hicivleri yüzünden ölüme mahkûm edilir. Kâtip Çelebiye göre Bayram Paşa tarafından Boynu eğri Mehmet Ağa’ya teslim edilerek saray odunluğunda (1635) boğdurularak cesedi denize atıldır.[1]
Nef’i Nin Bir Hicivi
-Bana kâfir demiş müftü efendi,
-Tutalım biz ana diyelim Müslüman
-Varıldıkça yarın Rüzv-i cezaya
-İkimizde çıkarız anda yalan
A. Bahattin YETİŞ
[1]Metin AKKUŞ. https://islamansiklopedisi.org.tr/nefi
Emeğinize elinize yüreğinize sağlık...